HABER DETAYI

26 Temmuz 2025 21:44

Üniversite adaylarına tercih önerileri

Üniversite adaylarına tercih önerileri

Eğitimci-Yazar İdris Özek’ten üniversite adaylarına hayati uyarılar: “Puan değil, sıralama; popülerlik ve aile baskısı değil, yetenek ve ilgi belirleyici olmalı”

Üniversite tercih süreci devam ederken öğrenciler ve veliler büyük bir kararın eşiğinde. Tercih listeleri hazırlanıyor, yüzlerce bölüm ve şehir arasında seçenekler değerlendiriliyor. Peki, doğru tercih nasıl yapılmalı? Tercih sürecinde yapılan en büyük hatalar neler? Öğrenciler geleceğini nasıl planlamalı? Tüm bu soruları Eğitimci-Yazar İdris Özek ile konuştuk. Özek, sadece puana ya da popülerliğe, hatta aile ve çevre baskısı-yönlendirmesine göre yapılan tercihlerin öğrencileri yıllarca sürecek bir mutsuzluğa sürükleyebileceği uyarısında bulundu.

Sayın Özek, üniversite tercih döneminde öğrencilerin sıklıkla yaptığı en büyük hata nedir sizce?
İdris Özek: En yaygın hata, tercihlerin sadece o yılın “popüler” bölümlerine göre yapılması. Gençler ne yazık ki sadece iş imkânlarıyla ya da etraftan duydukları tavsiyelerle, hatta ailelerin ve arkadaşalarının baskı ve yönlendirmelerine göre yöneliyor. Ancak üniversite hayatı uzun soluklu bir yolculuk. Öğrencinin yeteneğiyle, ilgisiyle ve hayalindeki meslekle örtüşmeyen bir tercihle yola çıkması, birkaç yıl sonra pişmanlık yaratabiliyor. Şu an revaçta olan bir bölüm, dört yıl sonra işsizliği konuşulan bir alan olabilir. Bu yüzden öğrenciler kendi potansiyellerini merkeze almalı.

Peki öğrenciler tercihlerinde puana mı yoksa sıralamaya mı odaklanmalı?
İdris Özek: Kesinlikle sıralamaya. Her yıl sınavın zorluk derecesine göre puanlar oynayabilir ama sıralamalar daha sabittir. Genellikle 10 bin ile 20 bin arası gibi aralıklarda yapılan tercihler daha güvenlidir. Öğrenciler puanına değil, başarı sırasına göre tercih listesi oluşturmalı.

Birçok öğrenci tercih listesine “okumam ama belki garanti olur” diye bölüm yazıyor. Bu doğru mu?
İdris Özek: Kesinlikle büyük bir hata. Öğrenci yerleştiği halde kayıt yaptırmazsa, bir sonraki yıl ortaöğretim başarı puanı (OBP) %50 oranında kesiliyor. Bu da 20-25 puanlık ciddi bir düşüşe neden oluyor. Öğrenci istemediği bir bölüme yerleşmemek için rastgele yazmak yerine, mezuna kalmayı daha bilinçli değerlendirmeli. Bu durumla ilgili bizim yaşadığımız acı bir tecrübe var, zoraki yazılan bir tercih ve yerleşilen bir okul sonucu, br sonraki yıl sınava giren 65 binlerde yer alması beklenen bir genç 150 binlere kadar geriliyor. Bu yaşanmış bir olay maalesef.

Mezuna kalma kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İdris Özek: Mezuna kalmak iki şekilde olur: Zorunluluktan ya da daha iyi bir hedef için. İkinci durumda yani daha iyisini hedefleyerek mezuna kalan öğrencinin çok disiplinli, istikrarlı bir hazırlık süreci geçirmesi gerekir. Aksi takdirde hem yıl kaybı hem motivasyon kaybı yaşanabilir. Planlı çalışılırsa, bir yıl daha beklemek uzun vadede daha iyi bir sonuç doğurur.

Teknoloji hızla gelişiyor. Sizce öğrenciler yapay zekâ gibi yeni alanlara yönelmeli mi?
İdris Özek: Yapay zekâ hayatın her alanına girmiş durumda ve bu etki giderek büyüyor. Gelecekte eğitim sistemini bile köklü şekilde dönüştürecek. Bilgisayar, matematik gibi alanlarda yetenekli olan öğrenciler için yapay zekâ bölümleri son derece stratejik tercihler olabilir. Bu alanlar sadece bugünün değil, geleceğin mesleklerini barındırıyor.

Kampüs hayatının öğrenciler üzerindeki etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
İdris Özek: Kampüs sadece dersliklerden ibaret değildir. Öğrenciye sosyalleşmeyi, ekip çalışmasını, vizyon kazanmayı öğretir. Üniversite sadece diploma alınacak yer değil, bir yaşam alanıdır. Bu nedenle öğrencilerin tercih ettikleri üniversitenin kampüs yapısını, sosyal olanaklarını da mutlaka göz önünde bulundurmalarını öneririm. Kendimden örnek evreyim; Ben Hacettepe Beytepe mezunuyum, Beytepe Kampüsünün iklimi, ortamı, akademik yaşamı ve sosyal yaşantısı ile 3-4 binadan oluşan bir kampusün ortamı, vizyonu, iklimi elbette ki farklıdır. Kampusünü, gençlerin eğitim hayatında, vizyonunda önemli bir yeri olabileceğine inanıyorum. Çünkü, Hacettpe Beytepe’nin bana çok şeyler kattığını düşünüyorum.

Üniversitenin bulunduğu şehir de tercih kararında etkili olmalı mı sizce?
İdris Özek: Elbette. İş olanaklarının fazla olduğu şehirlerde okumak, staj ve mezuniyet sonrası işe geçiş sürecini ciddi şekilde kolaylaştırır. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi büyük şehirlerde okuyan öğrenciler sektöre daha erken entegre olabiliyor. Başarı sırası yüksek olan öğrenciler bu fırsatı değerlendirmeli. Örneğin, Antalya’da hatta Afyonkarahisar’da turizmle, gastronomi ile ilgili bir bölümün okunması büyük avantaj olabilir, İstanbul veya Kocaeli’den mühendislikle ilgili bir bölümün okuması büyük avantaj olacaktır.

Son olarak, öğrenciler tercih listelerini nasıl hazırlamalı?
İdris Özek: Önce kendilerine şu soruları sormalılar: Bu bölümü gerçekten okumak istiyor muyum? Bu şehirde yaşamak bana uygun mu? Bu üniversitenin akademik ve sosyal olanakları yeterli mi? Gelecekte bu meslekte mutlu olabilir miyim?
Bu sorulara dürüst cevap verdikten sonra, yalnızca gerçekten okumak istedikleri bölümleri sıralamaya göre listelemeliler. Kılavuzdaki “özel koşulları” iyi incelemeyi de unutmasınlar. Rastgele yapılmış tercihler, yıllar sürecek pişmanlıklara dönüşebilir.

“Hayat tercihlerden ibarettir. Üniversite tercihi, bu yolculuğun en kritik kararlarından biridir.”
Eğitimci-Yazar İdris Özek’in de altını çizdiği gibi, üniversite tercihi öğrencinin sadece 4 yılını değil, tüm yaşamını şekillendirecek bir karar. Bu yüzden karar verirken aceleci davranmak değil, düşünerek, araştırarak ve geleceği planlayarak adım atmak gerekiyor.

HABERE YORUM YAP

HABERE YAPILAN YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.