HABER DETAYI

22 Temmuz 2025 21:26

PKK ile gizli pazarlık ortaya çıktı

PKK ile gizli pazarlık ortaya çıktı

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Afyonkarahisar MilletvekiliHakan Şeref Olgun, AYM’nin iptal kararına rağmen TBMM’nin düzenleme yapmamasını eleştirerek, “PKK ile gizli pazarlığın açık seçik ortaya çıktığını” savundu.

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Afyonkarahisar Milletvekili Hakan Şeref Olgun, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyenlerin cezalandırılmasına” ilişkin hükmü iptal etmesinin ardından verilen 6 aylık sürede TBMM’nin yeni bir düzenleme yapmamasına sert tepki gösterdi. Olgun,

“Yargılamalarda örgüt bağlantısı net olan ancak üyelik ispatlanamayan kişilerin cezalandırılması artık mümkün değil. Bu boşluk nedeniyle onlarca hükümlü serbest kaldı. Bu ihmalkârlığın perde arkasında PKK ile gizli pazarlık yatıyor” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Afyonkarahisar Milletvekili Hakan Şeref Olgun, TBMM’de basın toplantısı düzenledi.

Olgun, Anayasa Mahkemesi’nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 220 ve 314. maddelerinde yer alan, “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyenlerin” cezalandırılmalarına ilişkin düzenlemelerin iptaline, iptal hükmünün 9 Ocak 2025’ten başlayarak, 6 ay sonra yürürlüğe girmesine karar verdiğini belirtti. İptal kararıyla birlikte hukuki boşluk doğmaması için 6 aylık bir süre tanındığını ve iptal hükmünün yürürlüğe girişinin ertelediğini söyleyen Olgun, Anayasa Mahkemesince düzenleme yapılması için tanınan sürenin 9 Temmuz 2025’te dolduğunu ve yeni düzenleme yapılmadığını aktardı.

Yeni düzenleme yapılmayarak, terör örgütlerinin lehine bir durum ortaya çıktığını ifade eden Olgun, şöyle konuştu:

“Dolayısıyla TCK’da artık ‘örgüt adına suç işlemek’ şeklindeki suç tipi yer almamaktadır. Bu durumun kanunilik ilkesi ile bağlantılı olarak ceza kanunlarının zaman bakımından uygulanması bağlamında birtakım sonuçları bulunmaktadır. TCK md. 220/6 hükmünde yer alan suç tipi ile fail örgüte üye olmasa ya da failin örgüt üyeliği ispatlanamamış olsa dahi, örgüt adına işlediği suçtan ayrı olarak salt örgüt adına suç işlediği için cezalandırılmaktaydı. Kanun koyucunun bu yönde bir düzenleme yapması örgütlü suçlarla mücadelede benimsenen suç siyasetinin bir gereğiydi. Anılan suç tipine göre örneğin; bir kişi PKK terör örgütü adına yapılan eylemde molotofkokteyli atarsa ve bu eylemi neticesinde zarar meydana gelirse sadece ‘Mala zarar verme’ suçundan değil, aynı zamanda ‘örgüt üyeliği’ gibi daha ağır bir suçtan da ceza alıyordu. Bu madde, özellikle örgüt üyeliği delillerle ispatlanamayan ancak örgütle irtibatlı suç işleyen kişilere yönelik uygulanan bir maddeydi. TCK md. 314/3 ise 220. maddedeki hükümleri (özellikle 220/6’yı) silahlı örgüt suçlarıyla ilişkilendiriyordu. Yani 314. maddeye göre terör örgütü suçlarında 220. maddeye bakılacaktı. TCK 314/3 ise, silahlı örgüt suçlarını 220. maddeye bağlayan kritik bir düzenlemeydi. TCK 220/6 olmadan, 314/3’ün anlamı fiilen ortadan kalkmış bulunmaktadır. Dolayısıyla, bu maddelerin iptali sonrasında, örgüt adına işlenen suçlar yalnızca ‘temel suç’ kapsamında değerlendirilecektir. Bu maddelerin birlikte uygulanması, örgüt bağlantısı ispat edilemeyen ancak fiilen örgüt adına suç işleyen kişilerin ağır ceza almasının önünü açmaktaydı.”

“AYM’NİN İPTAL GEREKÇELERİ, GAYET AÇIK”

Anayasa Mahkemesi’nin ise iptal kararının gerekçesinde, “belirlilik” ilkesine vurgu yaptığını ve bu maddelerin, suçun kapsamını ve unsurlarını yeterli açıklıkla ortaya koymadığını tespit ettiğini hatırlatan Olgun, “Anayasa’nın 38. maddesinde düzenlenen ‘suç ve cezanın kanuniliği’ ilkesi uyarınca, kanun maddelerinin öngörülebilir olması gerektiğini, aksi halde bireylerin hangi fiillerden dolayı cezalandırılacağını önceden bilmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir. AYM’nin anılan kararı ve Anayasa gereği, TBMM’nin bu 6 aylık süre zarfında, iptal edilen maddelerin yerine hem AYM’nin iptal gerekçelerine uygun hem de terörle ve örgütlü suçlarla mücadelede etkinliği gözeten ceza siyasetini sürdürecek yeni bir düzenleme yapması gerekiyordu. AYM’nin iptal gerekçeleri, gayet açık olup, belirsizlik ve kanunilik ilkesi üzerine kuruludur” dedi.

Hakan Şeref Olgun, AYM gerekçeleri doğrultusunda TBMM’nin, 220/6’daki “örgüt adına” kavramını somutlaştıran, suçun unsurlarını açıkça belirleyen yeni bir düzenleme yapması gerektiğine işaret ederek, “TBMM tarafından yeni bir kanuni düzenleme yapılmadığı için ‘örgüt adına suç işlemek’ suç olmaktan çıkmıştır. Bunun sonucunda da anılan madde hükmü nedeniyle açılan soruşturmalarda kamu davasının açılmasına yer olmadığı, kovuşturma aşamasındaki dosyalarda CMK md. 223/2-a gereğince beraat kararı, hükmün kesinleştiği ve infaz aşamasına geçilen dosyalarda ise CMK md. 311/1-f maddesi gereğince, uyarlama yargılaması yapılarak yine beraat kararı verilmesi gerekecek olup, anılan suç tipi açısından hukuki bir af meydana gelmiştir. Bu nedenle de PKK terör örgütü adına suç işleyen teröristlere tahliye yolu açılmış, iptal kararının yürürlüğe girmesinin akabinde hâlihazırda bu maddelerden hüküm giyen sanıkların tahliye taleplerinin mahkemelerce kabul edildiği, bu bağlamda birçok PKK mensubunun bu yasal boşluktan yararlandığı bilinmektedir” ifadelerini kullandı.

“İKTİDARIN PKK İLE PAZARLIĞI ORTAYA ÇIKMIŞTIR”

“AYM’nin iptal kararının yürürlüğe girmesiyle, Diyarbakır’daki Ağır Ceza Mahkemelerinin son 72 saatte olağanüstü bir yoğunlukla çalıştığı ve bu maddeden hüküm giymiş 200’ü aşkın PKK hükümlüsünün infazınının durdurularak tahliye edildiği” yönünde haberlerin kamuoyuna yansıdığını aktaran Olgun, şunları kaydetti:

“Yargılamalarda örgüt üyeliği suçlaması ispatlanamayan ama örgüt bağlantısı net olan kişilerin cezalandırılması artık mümkün olmamaktadır. AYM, iptal gerekçesinde haklıdır ancak TBMM’nin görevi, bu gerekçelere uygun bir şekilde yeni, açık ve net bir düzenleme yapmaktı. Bu yapılmadığı için, terör örgütlerinin lehine bir durum ortaya çıkmıştır. Meclisi’ni günlerce milletimizin hiçbir sorunu çözmeyen, gereksiz konularla oyalayan, hatta üç iş adamı için tüm kamuoyunu ve muhalefeti karşısına alıp kanun çıkaran Cumhur İttifakı, Anayasa Mahkemesi’nce öngörülen 6 aylık süre zarfında, bu denli aciliyeti ve önemi ortada olan hususta bir kanuni düzenleme getirmemiştir. Bu denli önemli konuda bugün gelinen noktada herhangi bir düzenleme yapılmamasının perde arkasında, iktidarın terör örgütü PKK ile yürüttüğü gizli bir pazarlığın olduğu bir kez daha açık seçik ortaya çıkmıştır.”

HABERE YORUM YAP

HABERE YAPILAN YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.